22 Mayıs 2010 Cumartesi

Horlama Nedenleri Ve Tedavisi

Normal erişkin insanların en az %45i zaman zaman horlamaktadır. %25i sürekli olarak horlamaktadır. Horlama problemi en sık şişman erkeklerde görülür ve yaşla birlikte her geçen gün artar.

A.B.D. de 300 den fazla firma horlamaya karşı cihaz geliştirmiştir. Bazı modeller pijama arkasına tenis topu yapıştırmak gibi eski bir modelin modifikasyonlarıdır (Sırt üstü yatarken horlama daha çok artar.). Çene ve boyun askıları, boyunluklar ve ağız içine yerleştirilen cihazlar hiçbir yarar sağlamamıştır. Horlama sesi ile çalışıp hastayı uyandıran elektronik cihazlar bulunmuştur. Bütün bunlar hastanın horlamadan uyuma alıştırmaları olarak düşünülmüştür. Ancak maalesef horlama kişinin kontrolünde olmayan bir problem olup tüm bu cihazlar hastayı sadece uyutmamaya yöneliktir.

HORLAMANIN NEDENİ NEDİR?

Ağız ve burun arkasındaki hava yolunda darlık olduğunda ortaya çıkan gürültü biçiminde ki sese horlama denir. Dilin arkası ve yumuşak damak ve küçük dilin olduğu kısmın genizle birleştiği bölge kendiliğinden daralabilen bir bölgedir. Bunlar birbirleri üstüne geldiğinde solunumla birlikte titreşmekte ve horlama ortaya çıkmaktadır. Horlayan biri aşağıdaki problemlerden en az birine sahiptir.

Dil ve boğaz kasları gerginliği azalmıştır. Gevşek kaslar sırt üstü yatınca dilin boğaz arkasına doğru kaymasına engel olamaz. Bu olay alkol yada ilaç alarak gevşemiş birinin uykusunda kas kontrolünün kaybolması ile ortaya çıkar. Bazı insanlarda uykunun derin fazında gevşemeye bağlı olarak yine horlama görülebilmektedir.

Boğazdaki dokuların aşırı büyük olması. Büyük bademcik ve geniz eti çocuklarda en sık rastlanan horlama nedenidir. Şişman insanlarda kalın boyun dokusu sebep olarak gösterilir. Kist ve tümörlerde nadir olarak bu yolla horlama yapabilmektedir.

Yumuşak damak ve küçük dilin aşırı sarkık ve uzun olması boğaza doğru hava yolunu daraltır. Hava yoluna sarktığı için bir valv gibi horlamaya neden olur.

Burun tıkanıklığı olan kişi havayı almak için genizde aşırı vakum yaratır. Bu vakum boğazda kollabe olabilen dokuları hava yoluna doğru çeker. Böylelikle burun açık iken horlamayan kişide horlama görülmeye başlar. Bu durum neden bazı insanların sadece allerjik dönemlerde veya grip, sinüzit olduğu zamanlarda horladığını izah etmektedir. Burun deformasyonları bu tip burun tıkanıklığı nedenleri olarak bilinir. Deviasyon burun orta bölmesinin yan taraflara taşması olarak tanımlanır. Burun içi deformasyonları içinde en sık rastlanılanıdır.

HORLAMA CİDDİ BİR SORUN MUDUR?

Sosyal olarak evet! Bu aile yaşamında ciddi bir şekilde tehdit eder. Horlayan kişi alay konusu olur. Ailenin diğer bireyleri için uykusuz gecelerin sorumlusu tutulur. Horlayan kişi tatil ve iş gezilerinde istenilmeyen oda arkadaşı olur. Tıbbi olara evet! Kişinin kendine verdiği zarar daha büyüktür. Dinlenilmeden geçirilen geceler vardır. Aşırı horlayan kişilerde yüksek tansiyon horlamayan kişilere göre daha sık görülür. Horlamanın en ağır formu “tıkayıcı tipte horlama hastalığıdır.” “Uyku apnesi” diye bilinen bu hastalıkta şiddetli horlama nefessiz kalınan bir dönemle kesilmektedir. Bu sırada solunum tam durmuştur. 10 saniyenin üzerindeki nefessiz kalma nöbetlerinin bir saat içinde 7 den fazla görülmesi yaşamı ciddi şekilde tehdit eder. Bu durumda doktorunuzun size bir uyku merkezinde inceleme yapılmasını önerecektir. Apneli (nefesin kesilmesi) hastalarda saatte 30-300 defa tıkanmalara rastlanılmaktadır. Böylelikle uykuda kan oksijen düzeyi aşırı oranda düşer. Oksijenin düştüğü bu dönemde kalp kanı daha çok pompalamak zorundadır. Bir süre sonra kalp ritmi bozulurken, yıllar içinde yüksek tansiyon ve kalp büyümesi yerleşir. Tıkayıcı tipte horlama hastalığı olan kişiler uykularının çok az bir kısmında derin uyku fazına geçebilmektedirler. Derin faz gerçek dinlenme için tek yoldur. Dinlenmeden geçirilen gecenin gündüzü uykulu, yorgun ve verimsiz geçecektir. Araba kullanırken yada iş başında uyuklamalar görülecektir.

HORLAMA TEDAVİ EDİLEBİLİRMİ?

Horlamanın bir çok tipi tedavi edilebilir. Erişkin horlayan kişiler için aşağıda sıralana önerilere uyulmalıdır.

1. İyi bir adele tonusu kazanmak için sportif bir yaşam biçimi seçilmeli.

2. Horlayan kişiler uyku ilaçları, sakinleştirici ve antihistaminik denilen allerji ilaçlarını uykudan önce almamalı.

3. Uykudan 4 saat önce alkol almaktan sakınmalı.

4. Uykudan 3 saat önce ağır yemekten sakınmalı.

5. Aşırı yorgunluktan sakınmalı.

6 .Uykuda sırt üstü yatmak yerine yana yatmak tercih edilmeli. Eski bir öneri olarak pijama sırtına tenis topu dikmek hala faydalı bir metot dur. Böylelikle sırt üstü uyumaya engel olunur.

7. Yatağınızın baş tarafı daha yukarıda olacak şekilde tüm yatağınız yaklaşık olarak 10 cm bir tarafa doğru çeviriniz. Bu amaçla yatağınız bir tarafı altına bir tuğla yerleştirmek amacınıza uygun olacaktır.

8. Evde horlamayan kişilerin sizden önce uykuya geçmeleri için onlara süre tanıyın.

Her pozisyonda horlayan kişiler “ağır horlayan” olarak isimlendirilir. Bu kişilerin yukarıdaki önerilerden daha fazla yardıma ihtiyaçları vardır.

Horlama kişi ve ailesi için zararlı hale geldiğinde uzman doktorunuz ile görüşmeniz uygun olacaktır. Bu özellikle uyku sırasında nefes alamama problemi olduğunda (Yüksek sesli horlama nefessiz kalma dönemi ile kesilmektedir.) Doktorunuza baş vurmanız daha da önem kazanmaktadır. Horlama hastasının burun, ağız, boğaz ve boynunun detaylı muayenesi yapılmalıdır. Horlamanın boyutu ve horlayan kişinin sağlığını belirlemek açısından uyku laboratuarı çalışmaları değerlidir.

Tedavi şüphesiz tanıya dayanır. Bu allerji veya enfeksiyon tedavisi gibi basit yada bademcik geniz eti veya burun bozukluklarının cerrahi gerektirir biçimdedir. Horlama - Nefessiz kalma hareketli dokuların sabitleştirilmesi ve hava yolunun daha genişletilmesini sağlayan horlama ameliyatlarından başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Buna uvulopalatofarengoplasti ameliyatı (UPPP) adı verilmektedir. Hasta için bademcik ameliyatından çok farklı his vermez. Laser ın kullanıldığı Laser-assisted uvulopalatoplasti (LAUP) lokal anestezi ile yapılabilen bir başka ameliyattır. Cerrahinin çok riskli veya hasta tarafından istenilmediği durumlarda boğaza basınçlı hava veren maske takarak (CPAP) uyuyabilir. Kronik olarak horlayan her çocuk KBB uzmanı tarafından detaylı olarak muayene edilmelidir. Bademcik ve geniz eti ameliyatının gerekli olduğu durumlarda cerrahi müdahale çocuk sağlığına ve gelişimine çok önemli yararlar sağlayacaktır.

Unutmayın: Horlama nefes almanın tehlikeli biçimde kesilmesidir. Horlama komik değildir, umutsuz hiç değildir.

21 Mayıs 2010 Cuma

Uykusuzluk İçin Doğal Çözümler

Uyku bozukluğu uykuya geçme zorluğu yada gece yarısında uyanıp bir daha uyuyamama demektir.Eğer bu sorun 1 aydan fazla devam ederse buna kronik uykusuzluk denir.

Çoğu durumda uykusuzluk stresle veya kafein tüketimiyle bağlantılıdır.Ciddi bir durumolmamakla beraber dikkat eksikliği ve sinirlilik haline neden olabilir.

Kronik uykusuzluk farklı bir durumdur,normal bir hayat yaşanmasını engelleyebilir,baş ağrılarına,sersemliğe,zihinsel bozukluklara,hafıza sorunlarına nedne olabilir.

Uykusuzluk,eklem iltihabı,astım,stres,böbrek ve kalp hastalıklarının işareti olabilir.

Uyku haplarının yan etkileri hatta tedavideki etkisizlikleri nedeniyle,uykusuzluk çekenler şifalı bitkilerle tadaviye yönelmişlerdir.

İşte uykusuzluk için kullanabileceğiniz doğal çözümler:

1-Şerbetçi otu sinirleri yatıştırır,tansiyonu düşürür,stees,baş ağrısı ve hazımsızlıktan kaynaklanan uyku sorunlarında yardımcı olur.

2-Kava kava bitkisi yatmadan bir kaç saat önce alınırsa,stresi ve gerginliği azaltır,kasları gevşetir.Derin uykuya dalmaya yardımcı olur.Yüksek dozlarda alındığında benzodiazepinler kadar etkili fakat herhangi bir yan etkisi olmayan bir teskin edici olarak kullanılabilir.

3-Uykusuzluk için kullanılan en popüler bitki kedi otu köküdür.Sinirleri ve kasları gevşetir.Uyku kalitesini artırır.Uykuya geçmeyi kolaylaştırır.Barbituratlar kadar etkilidir üstelik yan etkisi yoktur.Sabah yataktan kalkarken zorlanmazsınız,gün boyu sersemlik ve baş dönmesi yaşamazsınız.Alışkanlık yapmaz.

4-Uykusuzluk için bir karışım:

1 yemek kaşığı papatya çiçeği
1 yemek kaşığı şerbetçi otu kozalağı
1 yemek kaşığı kedi otu kökü

bir bardak kaynar suyla 45 dakika demlenir.Süzülüp yatmadan 1 saat önce içilir.

5-Çuha Çiçeği uykusuzluk için kullanılabilir.

6-Çarkıfelek Çiçeği sakinleştirici etkiye sahiptir.Uyku verici özelliği vardır.

7-Sarı Kantaron Otu stres,sinir bozuklukları ve uyku probelmeleri için kullanılır.

Uyku ve sosyal yaşam

Uyku bozuklukları insanların sosyal yaşantılarını ciddi şekilde etkilemektedir. Uyku hastalıklarına bağlı gündüz artmış uyku hali, hastaların işlerini yapmasını engelleyerek onları başarısızlığa sürükleyebilmektedir. Aynı zamanda sosyal çevrelerindeki insanlarla geçirdikleri zamanda istemsiz uyku halleriyle bazen alay konusu olmakta bazen de arkadaşlarının acıma hissi ile karşılaşmaktadırlar. Bilişsel (kognitif) fonksiyon bozukluğu da insanların kendi performanslarını sergilemelerini engellemektedir. Bu durumda da işte gösterebileceği başarıyı gösterememekte, unutkanlık, dikkatini toplayamama gibi sorunlar nedeniyle sıklıkla sorunlar ile karşılaşmaktadırlar. Erkek hastalarda görülen iktidarsızlık ve belki onun kadar önemli olan kadınların cinsel isteklerinde azalma hastaların eşleri ile ilişkilerini olumsuz etkilemekte, bu durum da evliliklerin sürdürülmesini güçleştirmektedir. Hastaların bazılarında görülen gastroözofageal reflü, göğüs yanması ve baş ağrısı gibi yakınmalar kişinin yaşam kalitesini azaltmaktadır. Uyku apneli hastalarda genellikle sosyal fonksiyonlarda azalma, ruh sağlığı ve kişinin kendi enerjisinin azaldığını hissetmesi gibi sorunlar tedavi ile düzelmektedir.
Gece boyunca horlama ve soluk kesilmeleri eşlerin de yaşam kalitelerini azaltır. Eşler ilk zamanlarda bu durumu yadırgamakta ancak zaman içinde gerek horlamayı ve uyku apneyi, gerekse apneler nedeniyle yatakta huzursuz uyuyan eşlerini kanıksamaktadırlar. Uyku apne sendromlu hastaların boşanma oranlarının daha yüksek olduğu da bilinmekle birlikte boşanmayan eşler de evliliğin ilerleyen yıllarında yatak odalarını ayırmaktadırlar. Uyku apne sendromu tedavi edildiğinde sadece hastaların değil aynı zamanda hastaların eşlerinin de yaşam kalitesi artmaktadır.

Uyku ve cinsel yaşam

Horlama ve uyku apnesi olanlarda cinsel yaşam normal insanlara göre daha kötüdür. Eşi horlayan ve apnesi olan 1000in üzerindeki kadınla yapılan bir araştırmada horlayanların ve apnesi olanların yatak partnerlerinin %81i uykularından hoşnut olmadıklarını, bu nedenle de gündüzleri yorgun ve keyifsiz hissettiklerini söylemektedirler. Hasta eşlerinin %70i çözüm olarak başka odada yatmayı tercih ettiklerini ifade etmektedirler, tatilde alınan alkol de bu durumu daha kötü hale sokmaktadır. 50 yaşın üzerinde erkeklerin %50sinde horlama, %10unda da uyku apnesi vardır. Yani en iyi ihtimalle bile her 2 çiftten birisi uyku sorunu yaşamaktadır.
Uyku apne sendromu başta olmak üzere bazı uyku hastalıkları erkeklerde iktidarsızlığa neden oluyorken kadınlarda da cinsel istek azalması sık olarak izlenmektedir.
Dahası iyi uyunmamış uyku ertesi gün işte daha az üretkenlik, daha az sağlıklı olma ve yolda daha fazla trafik kazası anlamına gelmektedir.
Horlama ve uyku apne hastalarının bir kısmı hekime cinsel yetersizlik sorununu araştırırken ulaşırlar. Uyku apne sendromu tanı ve tedavisini takiben de cinsel sorunları çoğunlukla ek bir tedavi gerekmeksizin kendiliğinden düzelir.

Uykumuz kalbimize düşman olabilir mi?


Uyku apne sendromu pek çok kalp hastalığı ile sıkı bir ilişki içindedir. Uyku apnesi ölümcül olabilir. Kalp damar sistemi hastalığına bağlı ölümlerin pek çoğundan uyku apnesi sorumludur. Uyku apne sendromunun belirtileri arasında:
Gürültülü horlama
Uyurken yatak eşlerinin soluma sıkıntısı yaşadığını izlemesi
Sabah dinlenmemiş uyanma
Sabah ağız kuruluğu ile uyanma
Gündüz uyku ihtiyacı hissetme
Hipertansiyon: Çağımızın hastalığı olan yüksek tansiyon ile günümüzün popüler hastalığı olan uyku apne sendromunun birbirleri ile ilgili olduğu anlaşılmıştır. Uyku apne sendromlu hastaların yarısından çoğunda hipertansiyon vardır. Uyku apnenin ağırlığı arttıkça hipertansiyon sıklığı da artar. Hastaların kan basıncı sabaha doğru saatlerde oldukça yüksektir ve tipik olarak hastaların çoğu bir veya daha çok tansiyon ilacına rağmen yüksek tansiyonlarının tam olarak kontrol altına alınmadığından yakınırlar.

Uyku apne sendromu tanı ve tedavisi ile hastaların kullandığı tansiyon ilaçları genellikle fazla gelmeye başlar, hastaların tansiyon ilaçlarının dozu bazen azaltılır bazen de tamamen kesilir.
Kalp krizi ve koroner arter hastalığı: Uyku apne sendromu ile koroner kalp hastalığı ve kalp krizi arasındaki sıkı ilişki iyi tanımlanmıştır. Kalp krizi geçiren hastaların %35-65inde uyku apne sendromu saptanmıştır. Uyku apne olan ve tedavi edilen koroner kalp hastalığı olan hastaların tedavi edilmeyenlere oranla 5 yıllık yaşam süreleri incelendiğinde ölüm oranları arasında 6,5 kat fark olduğu saptanmıştır.
Aritmi (Kalp ritm bozukluğu): Uyku apne sendromlu hastalarda sıklıkla kalp ritm bozukluğu görülmektedir. Kalp ritm bozuklukları basit formlardan en ciddi formlara kadar değişik ritm bozuklukları izlenebilmektedir.
Kalp yetmezliği: Uyku apne sendromu tedavi edilmediği taktirde kalp yetmezliğine yol açabilmektedir. Uyku apneleri kalp yetersizliğinin tedavi edilmesini de güçleştirmektedir. Kalp yetmezliği nedeniyle Cheyne Stokes solunumu adı verilen ayrı bir uykuda solunum bozukluğu da görülmektedir.
Pulmoner hipertansiyon (Akciğer damarı hipertansiyonu): Pulmoner hipertansiyon genellikle kronik bronşite bağlı gelişmektedir. Ancak uyku apne sendromu da pulmoner hipertansiyona yol açmaktadır. Gece boyunca tekrarlayan kan oksijen düzeyi düşüşünün bu hastalıktan sorumlu olduğu düşünülmektedir.

Kaliteli bir uyku için kurallar

Her gün aynı saatte uyanın,
Gündüz vakti olabildiğince aydınlık ortamlarda bulunun,
Sabah çalışmaya başlamadan önce biraz yürüyüş yapın (İşe yürüyerek gidebilirsiniz) Günlük yürüyüş süresi ortalama 45 dakikadan kısa olmasın,
Aldığınız kafeini (Kahve, çay, çikolata) kısıtlayın. Günde 2 fincandan fazla kahve içmeyin. Uykuya dalmakta veya sürdürmekte sorununuz varsa kafeini tamamen hayatınızdan çıkarın,
Mümkün ise sigarayı azaltın, uyku ile ilgili sorununuz varsa sigarayı tamamen bırakmaya çalışın,
Alkol alımını kısıtlayın. Uyku ile ilgili sorununuz varsa alkollü içeceklerden tamamen uzaklaşın,
Uykunuz gelirse gündüz vakti kısa süreli uyuyabilirsiniz ama gece uykusuzluk çekiyorsanız gündüz uyumamalısınız,
Yatak odanızı uyuma ve cinsellik dışında kullanmayın, yatak odanızı çalışma odası olarak kullanmamalısınız,
Yatak odanız ısı, ışık ve gürültü açısından sizi rahat ettirecek şartlarda olmalıdır,
Uykuya uyanmayı arzu ettiğiniz zamandan 9 saat önce başlayın.
Uyumadan 1 saat önce günlük aktiviteyi bitirin, 15 dakika boyunca o gün yaşadığınız sıkıntıları, başarıları ve mutlulukları bir kağıda yazın sonra 45 dakika boyunca gevşemeye çalışın, uyarıcı olmayan şeyler yapın (hafif şeyler okuyun, klasik müzik dinleyin, ılık köpüklü bir banyo yapın, meditasyon yapın, 1 bardak ılık ballı süt için)
Sonra yatağa girin, gözlerinizi kapatıp uykuya dalmanın keyfini çıkarın
Eğer yaklaşık 15 dakika süreyle uykuya dalamadıysanız kalkın ve başka bir odaya gidin ve uykunuz gelinceye kadar gevşemeye çalışın, uykunuz gelince tekrar yatağa gidin. Bu durum tekrar edebilir ama mutlaka her gün aynı saatte uyanmaya özen gösterin.


Çocuk ve Uyku

Uyku ve uyanıklık bozuklukları sadece erişkinleri etkilemez, çocuklar da uyku ile ilgili erişkinler gibi sorunlar yaşayabilirler. Uyku çocukların hayatında önemli bir yer kaplamaktadır. Çocuklarda uyku sorunları dikkat eksikliği, okulda başarısızlık, sosyal gelişme geriliği ve bazı fiziksel yeteneklerde gerilik gibi sorunlara yol açabilir. Uyku uzmanları çocukların gece en az 9 saat uyuması gerektiğini düşünmekle birlikte ev ödevleri, sosyal aktiviteler veya bilgisayar, internet gibi teknolojik bazı aktiviteler çocukların uyku saatlerini azaltmaktadır. Buna ek olarak anne ve babalar çocukların uyku problemlerini bir hastalık olarak algılamadıkları için tanı amacıyla hekime getirmezler ve tedavi olanaklarından yoksun kalırlar.

Yeterli miktarda gece uykusu uyumayan çocuklar için fiziksel ve zihinsel gelişme geriliği kaçınılmazdır. Anne ve babalar çocuklarının şu belirtilerini gördüklerinde mutlaka doktora başvurmaları gerekmektedir: Horlama, uykuda nefes durması, sabahları zor uyandırılma veya gündüz performansında düşme. Uyku apnesi (nefes durması), insomnia (uykusuzluk), huzursuz bacak sendromu ve narkolepsi gibi hastalıklar çocuklarda da erişkinlerdekine benzerdir. Uyku uzmanları çocuklardaki uyku sorunlarını yaşam tarzı değişiklik önerileri ile ve uygun tedaviler ile kolaylıkla tedavi edebilmektedirler. Anne ve babalara çocuklarının dinlendirici bir uyku uyumalarını sağlamak amacıyla önerilerimiz şunlardır:

Çocuğunuzun her gece en az 9 saat uyuduğundan emin olun
Çocuğunuzu aşırı ders yükünün altına sokmayın
Düzenli bir uyku saati belirleyin
Uyku zamanına yakın kafeinli gıdalar (kola, çikolata vs.) almamasını sağlayın
Çocuğunuzun bir uyku ritüeli geliştirmesine yardımcı olun (Örneğin uyumadan önce düzenli olarak yapılacak diş fırçalama, vs gibi işleri hep aynı sıra ve şekilde yapması gibi)
Akşam geç saatlere kadar uyanık kalmasına izin vermeyin
Çocuğunuzun yatak odasının karanlık olduğundan emin olun
Çocuğunuzun televizyon karşısında uyuya kalmasına izin vermeyin
Çocuğunuzun yatağına özen gösterin
Çocuğunuzun yatak odasının ısısını kontrol edin.

Huzursuz bacak sendromu

Huzursuz bacak (Restless Leg) sendromu nedir?
Huzursuz bacak sendromu otururken ve yatınca bacaklarda olağandışı bir rahatsızlık hissi ile kendini gösteren genellikle hastalar tarafından tam olarak ifade edilemeyen ancak uyluk, bacak ve ayaklarda, hatta bazı hastalarda kollarda ürperme, kaşınma, ağrıma, ezilme, yanma, karıncalanma olarak ifade edilebilen bazı hastalar ise kas krampı veya uyuşma ile karıştırabilen bir hastalıktır. Bacaklardaki huzursuzluk hissi dinlenme zamanlarında ortaya çıkar. Hem kadınları hem de erkekleri etkiler, herhangi bir yaşta başlayabilir ve yaşla birlikte şiddeti artar. Huzursuz bacak sendromu uyku kalitesini bozar, gündüz uykululuk haline yol açabilir. Hastalık hareketsiz kalma ile ortaya çıkar: bir süre uzanıldığında veya oturulduğunda ortaya çıkar. Hareket etme ile yakınmalar azalır: bazı hastalar önleyemedikleri bir hareket etme isteğinden bahsederler. Bacaklarını gerek yatakta hareket ettirmek gerekse birkaç adım yürümekle yakınmalar azalır. Yakınmalar akşamları artar: gündüz saatlerine göre akşamları aynı koşullarda yakınmalar daha yoğun izlenir. Uykuda bacak hareketleri sıktır: hastaların önemli bir kısmında uykuda bacak hareketleri sendromu olarak adlandırılan ayrı bir hastalık ile birlikteliği sıktır. Yaklaşık hastaların %80inde bu iki hastalık birlikte gözlenir. Huzursun bacak sendromlu hastaların büyük kısmı yatmakta veya yatakta uyanık kalmakta güçlük çekmektedirler. Gündüz yapılan şekerlemelerde de hastalar sıkıntı yaşayabilmektedirler. Hastalardaki belirtiler bacaklarda önemsiz hafif yakınmalardan, depresyonu yol açan, yaşamdan zevk alamama noktasına kadar giden geniş bir yelpazede kendini gösterebilir. Hastalığın şiddeti zaman içinde değişiklikler gösterebildiği gibi bazı zamanlar kaybolup sonra yine ortaya da çıkabilir. Huzursuz bacak sendromu her yaşta hatta çocuklukta bile ortaya çıkabilir. Çocuklarda büyümeye bağlı ağrılar olarak algılanabilir. Hangi yaşta ortaya çıkarsa çıksın zaman içinde ağırlığı genellikle artış gösterir.
Huzursuz bacak sendromuna neden olan etmenler nelerdir?
Hastaların çoğunda huzursuz bacak sendromune neden olan faktörün ne olduğu tespit edilememektedir. Araştırmacılar beyinde dopamin seviyesinde dengesizlik olmasını sorumlu tutmaktadırlar. Ailesel geçiş önemlidir. Yani anne babasında huzursuz bacak sendromu olanlarda bu hastalığın ortaya çıkma ihtimali daha yüksektir. Özellikle genç yaşta huzursuz bacak sendromuna yakalanan hastaların bu hastalığı çocuklarına aktarma ihtimali daha yüksektir. Gen haritalarının çıkarıldığı günümüzde huzursuz bacak sendromunun da geni bulunmuştur. Stres ile hastaların yakınmaları daha da şiddetlenmektedir. Gebelik veya hormonal değişiklikler de geçici olarak yakınmaları artırabilir. Bazı kadınlar huzursuz bacak sendromu ile ilk olarak hamilelikte özellikle de hamileliğin son 3 ayında tanışırlar. İlk olarak hamilelikte bu yakınma ile karşılaşan hastalarda doğum yaptıktan 1 ay sonra yakınmalar geriler ve kaybolur. Huzursuz bacak genellikle altta yatan önemli bir hastalık ile birlikte değil iken bazen de periferik nöropati, demir eksikliği veya böbrek yetmezliği ile birlikte görülebilir.
Bu hastalara tanı nasıl konur?
Huzursuz bacak sendromu hastalar yakınmalarını kolay ifade edemedikleri, özellikle ülkemizde doktorlar da tıp fakültelerinin çoğunda ders olarak anlatılmayan bir hastalık olduğu için bu konuda yeterli eğitim almadıklarından kolay atlanabilen bir hastalıktır. Siz de kendinizde huzursuz bacak sendromu olup olmadığınından şüphelenebilirsiniz. Aşağıdaki soruların iki veya daha fazlasına evet yanıtı veriyorsanız sizde huzursuz bacak sendromu olabilir:
Otururken veya uzanırken bacaklarınızda tanımlayamadığınız kötü bir his oluyor mu? Bu his nedeniyle bacaklarınızı hareket ettirmek zorunda kalıyor musunuz?
Bacaklarınızı hareket ettirmek bu yakınmalarınızı azaltıyor mu?
Bu yakınmalarınız günün ilerleyen saatlerinde daha fazla mı oluyor?
Gündüzü uykunuz gelir mi? Kendinizi uykusuz hisseder misiniz?
Uykuda bacaklarınızı veya kollarınızı ritmik olarak hareket ettirdiğiniz söylenir mi?
Ailenizde huzursuz bacak sendromu tanısı konmuş kimse var mı?
Huzursuz bacak sendromu tanısı için ne yazıkki henüz bir kan testi veya başka bir laboratuar testi yoktur. Doktorunuz gerek görürse altta yatan nedene yönelik bazı kan testleri veya diğer testler önerebilir. Huzursuz bacak sendromu nedeniyle uyku testi yapnak genellikle gerekmemektedir, ancak eşlik eden periyodik ekstremite hareketleri sendromunu tespit etmek için bir gece uyku testi yapılması amacıyla uyku laboratuarında kalmanız gerekebilir.
Huzursuz bacak sendromu nasıl tedavi edilir?
Demir eksikliği gibi altta yatan bir neden var ise unu tespit edip tedavi etmek huzursuz bacak sendromunu da tedavi edecektir ancak bu durum çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Bu durumda da tedavi amacıyla yaşam şekli değişikliği önerileri ve ilaçlar ön plana çıkmaktadır. Bazı bulantı ilaçları, depresyon ilaçlarının çoğu ve kalsiyum kanal blokajı yapan ilaçlar (tansiyon ve kalp hastalarında kullanılır) huzursuz bacak sendromunu kötüleştirebilir. Ağrı kesici ilaçlar işe yarayabilir, ılık banyo ve masaj yapmak şikayetleri azaltabilir, bacaklara sıcak veya soğuk (veya her ikisi dönüşümlü) uygulamak bacaklarda rahatsızlık verici hissi azaltabilir. Gevşemek için meditasyon yapmak bazı hastalarda işe yarayabilmektedir. Aşağıda bir tabloda bulacağınız uyku hijyen kurallarına uymak hastaları rahatlatmaktadır.
Her gün aynı saatte uyanın,
Gündüz vakti olabildiğince aydınlık ortamlarda bulunun,
Sabah çalışmaya başlamadan önce biraz yürüyüş yapın (İşe yürüyerek gidebilirsiniz) Günlük yürüyüş süresi ortalama 45 dakikadan kısa olmasın,
Aldığınız kafeini (Kahve, çay, çikolata) kısıtlayın. Günde 2 fincandan fazla kahve içmeyin. Uykuya dalmakta veya sürdürmekte sorununuz varsa kafeini tamamen hayatınızdan çıkarın,
Mümkün ise sigarayı azaltın, uyku ile ilgili sorununuz varsa sigarayı tamamen bırakmaya çalışın,
Alkol alımını kısıtlayın. Uyku ile ilgili sorununuz varsa alkollü içeceklerden tamamen uzaklaşın,
Uykunuz gelirse gündüz vakti kısa süreli uyuyabilirsiniz ama gece uykusuzluk çekiyorsanız gündüz uyumamalısınız,
Yatak odanızı uyuma ve cinsellik dışında kullanmayın, yatak odanızı çalışma odası olarak kullanmamalısınız,
Yatak odanız ısı, ışık ve gürültü açısından sizi rahat ettirecek şartlarda olmalıdır,
Uykuya uyanmayı arzu ettiğiniz zamandan 9 saat önce başlayın
Uyumadan 1 saat önce günlük aktiviteyi bitirin, 15 dakika boyunca o gün yaşadığınız sıkıntıları, başarıları ve mutlulukları bir kağıda yazın sonra 45 dakika boyunca gevşemeye çalışın, uyarıcı olmayan şeyler yapın (hafif şeyler okuyun, klasik müzik dinleyin, ılık köpüklü bir banyo yapın, meditasyon yapın, 1 bardak ılık ballı süt için)
Sonra yatağa girin, gözlerinizi kapatıp uykuya dalmanın keyfini çıkarın
Eğer yaklaşık 15 dakika süreyle uykuya dalamadıysanız kalkın ve başka bir odaya gidin ve uykunuz gelinceye kadar gevşemeye çalışın, uykunuz gelince tekrar yatağa gidin. Bu durum tekrar edebilir ama mutlaka her gün aynı saatte uyanmaya özen gösterin.










Kompleks uyku apne sendromu

Kompleks uyku apne sendromu, Obstrüktif uyku apne sendromu ile Santral uyku apne sendromunun birlikte görüldüğü ancak tek tek bu klinik durumlardan farklı, ayrı bir antite olarak tanımlanmıştır.
Mayo Klinik tarafından yeni tanımlanan kompleks uyku apne sendromunun karakteristiklerinin henüz çok iyi şekilde tanımlanmadığı bildirilmiştir. Uyku araştırıcıları kompleks uyku apne sendromunun tamamen farklı klinik bir durum mu yoksa obstrüktif uyku apne sendromunun bir alt tipi mi olduğu araştırılmaktadır. Tüm uyku apne sendromu hastalarının %5-10’unun kompleks uyku apne sendromlu olduğu tahmin edilmektedir.
Bu klinik tabloya sahip hastaların CPAP’ı iyi tolere edemedikleri bildirilmektedir. Ancak bu durum hastaların CPAP ile tedavi edilmelerine engel değldir. Bu yılın başında FDA (ABD’de gıda ve tedavi edici ilaç ve cihazlara onay veren kuruluş) kompleks uyku apne sendromu tedavisi için özel bir pozitif hava yolu basınç tedavi cihazı üretmiştir. Bu cihaz bir non-invazif ventilatör (solunum cihazı) gibi çalışmaktadır.
Cihazın yazılımı hastanın solunum şeklini öğrenip ona göre basınç uygulamaktadır.





Yaşlılıkta uyku

Yaşlandıkça uyku düzeni değişmekle birlikte yaşamın her döneminde fizik ve ruh sağlığı için uyku gereklidir. Araştırmalara göre 65 yaşın üzerindeki insanların yarısından fazlası uyku sorunları yaşamaktadırlar. Bazılarında uykuya dalmada veya sürdürmedeki güçlük yakınma konusu olurken bazılarında ise gündüz performans veya duygu durumu değişikliği rahatsızlık verici olabilmektedir.
Kişiler yaşlandıkça gençken olduklarına göre uyku içinde daha fazla uyanıklık geçirmekte, daha az derin uyku uyumakta oldukları halde REM (hızlı göz hareketlerinin olduğu uyku evresi) uykusunda bir azalma gözlenmemektedir.
Yaşlı erişkinlerdeki uyku bozukluklarının nedeni kafeini fazla almak veya gece geç saatte egzersiz yapmak olabildiği gibi hastanede yatmak, stres veya bazı kronik (müzmin) hastalıklar da olabilir. Yine bu kronik hastalıklar nedeniyle fazlaca kullanılan ilaçlar da uykuyu bozabilmektedir. Depresyon bu yaş gurubunda sıktır, depresyon uyku yapısını bozmaktadır. Sevilen kişilerin kaybı da insomniye (uykusuzluk) ve gündüz aşırı uyku haline yol açmaktadır.
Uyku bozukluklarından yakınan yaşlı bireyler mutlaka hekime başvurarak sorunlarını tedavi ettirmelidirler. Bu amaçla bazı davranışsal tedavilere ek olarak ilaçlar veya cerrahi girişimler hastaya ve hastalığına göre tedavi edici olabilmektedir. Yaşlı bireylere iyi bir uykunun sırları olarak söyleyebileceklerimiz ise şunlardır:
Aktif kalın, yaşama dahil olun. Hafif egzersizler ve gün ışığından faydalanmak uykuyu düzenleyebilir.
İçeceklerinizi düzenleyin, alkol ve kafein uykuyu bozabilmektedir
Gündüz çok uyumayın, gündüz uykusu gece uykusunu bozmaktadır. Yarım saati geçmeyen 1-2 kez uyku faydalı olabilmektedir.
Yakınmalarınız için doktorunuza başvurun. Uyku bozukluğunuza tanı konmasını ve düzenli bir ilaç tedavisi altına girmeyi sağlayın. Uyku sağlığı konusunda doktorunuzun size özel önerilerini alın.

CPAP kullanıcılarına öneriler

CPAP, BPAP ve APAP kullanıcılarına 12 altın öneri:
1. Geceyatağa gitmeden kısa süre önce TV izlerken veya kitap okurken takın.

2. Cihazınızın rampa ayarı varsa mutlaka kullanın, uykuya geçiş zamanınıza göre ayarlayın ama rampayı gereksiz yere uzun tutmak da zarar verici olabilir.

3. CPAPı her gece ve her uyuduğunuzda (gündüz şekerlemeler de dahil) kullanın. CPAPı kullanmak üst solunum yolunuzda ödemi gerileterek cihazı daha rahat kullanmanızı sağlar. Cihaza ara vermek veya önerilenden az kullanmak uyku apne sondromu komplikasyonlarının gelişme oranını artırır.

4. Yeni CPAP cihazları oldukça sessizdir ama yine de gürültüden rahatsız oluyorsanız CPAPı yatağın altına koyabilirsiniz, bu ses sorununu azaltacaktır.

5. Maskeniz kaçak yapmayan en az sıkılıkta olmalıdır. Bunu da en iyi siz ayarlayabilirsiniz. Özellikle burun sırtınıza yük binmesini önleyerek maskenin kafa bandlarını özenle ayarlayarak maskenin cildinize tam oturmasını sağlayın.

6. Hafif bir burun tıkanıklığınız (konjesyon) varsa buruna salin solüsyonu (tuzlu su) kullanınız. Bu amaçla eczaneden serum fizyolojik damla alabileceğiniz gibi okyanus suyu adı altında satılan spreyleri de kullanabilirsiniz.

7. Burun tıkanıklığı daha ciddi ise burun veya sinüslerdeki konjesyon için bir dekonjestan kullanınız. Burun tıkanıklığı dekonjestanlara rağmen düzelmiyor ise bir KBB hekimine başvurabilirsiniz, veya konjesyon nezle gibi bir sebebe bağlı ise kendiliğinden düzelene kadar CPAPa ara verebilirsiniz.

8. CPAP cihazınıza uygun bir ısıtıcı nemlendirici kullanınız. Bu solumanızı daha konforlu hale getirecektir.

9. Eğer geleneksel burun maskeleri ile sorun yaşıyorsanız burun yastıkçığı denilen maske tiplerini deneyebilirsiniz

10. Maskenizi, hortumu ve kafa bandını haftada 1 kez yıkayarak temizleyin, yıkarken bebe şampuanı tercih etmeniz önerilir.

11. CPAP filtrelerini önerilen zamanlarda kontrol ederek temizleyin veya değiştirin.

12. Uyku doktorunuzla ve CPAP cihazını aldığınız firma ile yakın temasta olun. Sizin için en iyi cihazı, maskeyi ve aksesuarları seçtiğinizden emin olun.

Kadın ve uyku

Yeterli miktarda uyku herkes için önemlidir ama kadınların iş yaşantılarındaki sorumluluklarına ek olarak ev işleri, çocuklar ile ilgili de sorumlulukları vardır ve uykuya yeterli süre ayıramadıkları için uyku ihtiyaçlarını düzenli olarak gideremezler. Her yaştaki kadın uyku bozuklukları ile karşı karşıya kalabilir. Pek çok genç kadın yaşam tarzı nedeniyle uyku bozuklukları ile karşı karşıyadır. Uykusuzluk, gündüz aşırı uyku hali ve yorgunluk sıklıkla karşılaşılan uyku problemleridir. Kadınlarda yaşla, fiziksel, emosyonel ve hormonal değişiklikler ile uyku etkilenir. Adet dönemleri, hamilelik ve menopozda bu dönemlere ait uyku bozuklukları görülür.
Adet dönemi uyku paterninde değişikliğe yol açar, gündüz aşırı uyku hali, yorgunluk, gece daha fazla uyuma isteği ve akılda kalan rüyalar sıklıkla görülür. Hekimler olarak bu dönemlerde kadınlara düzenli bir uyuma-uyanma programı, sağlıklı diyetler ve stresten uzak durmayı önermekteyiz.
Hamilelikte pek çok kadında uyku düzeni değişir. Progesteron hormonunun artması kadınlarda uyku bozukluklarına yol açar. Bu durum gece uyku süresinin uzamasına ve gündüz yorgunluğa yol açar. Hamileliğin ileri dönemlerinde derin uyku azalır ve uyku sıklıkla uyanmalar ile bölünür. Uyku etkinliği fiziksel stresler, bacak krampları, baş ağrıları, karın ağrıları ve artmış idrar ihtiyacı nedeniyle azalmıştır. Anne adayları uykuda sık uyanmadan yakınırken bebeklerinin hareketi nedeni ile uykuları bölünen pek çok anne adayı bu durumdan yakınmazlar. Ancak sebep ne olursa olsun gece sık uyku bölünmesi gündüz aşırı uyku haline yol açmaktadır.
Yaşlanma doğal olarak da uyku yapısında bozulmaya yol açmaktadır. Yaş ile birlikte seks hormonlarının düzeyindeki değişiklikler uykunun yapısını doğrudan etkilerler, gündüz yorgunluğa, gece uykusuzluğa ve huzursuzluğa yol açar. Menopoz süresince kalp hızı artışı, anksiyete ve sıcak basması gibi fiziksel değişiklikler uykunun yapısını bozar. Menopozdaki kadınlara uyku problemleri ile mücadele ederken yatak odasının ısısını kontrol etmeyi, kafein ve alkolden uzak durmayı ve hormon yerine koyma tedavisini önermekteyiz.
Kadınlarda uyku problemleri sanıldığından daha fazladır, kadınların bu sorunları için bir hekim ile işbirliği yaparak sorunlarına tanı konmasını sağlayıp tedavi seçeneklerini öğrenmeleri gerekmektedir.

Sıcak havalar uykumuzu olumsuz etkiliyor

Havalar iyice ısındı ve önümüzdeki günlerde daha da ısınması bekleniyor. Peki bu sıcak havalar uykumuzu nasıl etkiliyor. Çevre ısısı uykumuz üzerinde önemli etkiler yapmaktadır. Sıcaklarda uykunuz için önerilerimiz:
• Sıcak havalar daha çok çocuklarda ve ileri yaştaki bireyleri etkiliyor. Özellikle sıvı ve elektrolik dengesizliği sıcak havalarda herkesi etkilemektedir. Bu nedenle de sıcağa maruz kalanlar mutlaka bol sıvı tüketmeyi ihmal etmemelidir.
• Yatak odasında tercihan klima kullanılmamalıdır, klima kullanılacak ise mutlaka uykuya yardımcı olmak için başlangıçta açık olmalı ancak uykuya daldıktan sonra kapanmalıdır. Klima oda ısısını çok düşürmemeli ve havanın akım yönü yatağa doğru olmamalıdır.
• Gece uykunuzu normal miktarda uyuyun, öğleden sonra uykunuz gece uyumanızı engelliyor ise öğleden sonra uykusunu kaldırınız.
• Uyumadan birkaç saat önce yemek yemeyi bırakın, özellikle ağır yemeklerden gün boyunca da kaçının.
• Uyumadan 4 saat önce alkol alımını kesiniz.
• İnce ve pamuklu pijamalar giyin.
• Uyumadan önce ılık bir duş almak genellikle faydalıdır.

Vardiyalı çalışanlara uyku öğütleri

Gece çalışıyorken;

• İşiniz imkan veriyorsa küçük uyku molaları verin: Küçük uykular uyanıklığın korunmasına yardım eder, performansı artırır, hataları ve kazaları azaltır. NASA’nın uykulu askeri pilotlarda yaptığı bir araştırmada 40 dakikalık bir uykunun performansı %34, uyanıklığı ise %100 artırdığı bulunmuştur. Uzun kestirmeler uyku kalitenizi bozacağı gibi yine uzun uyku öncesi yapılan kestirmeler de uykunuzu olumsuz etkilemektedir.
• Molalarda aktif olmaya çalışın: Yürüyüş yapabilir veya temiz hava alabilirsiniz.
• Kafein içeren içecekler için: Kahve, çay veya kola içmek uyanıklığa yardımcı olur ancak kısa sürede alışkanlık yapar ve etkisini kaybeder.
• Uykunun en çok geldiği sabah saat 4-5 civarına kadar işin sıkıcı kısmını yapıp bitirmeye çalışın
• Birlikte çalıştığınız arkadaşlarınızdan destek alın: Vardiyalı çalışmak ile ilgili sorunlarınızı iş arkadaşlarınız ile paylaşın. Sorunlarla baş edebilmek için böylelikle birbirinizden bir şeyler öğrenebilirsiniz..

Uyku Apnesi Tedavi Edilmezse Ne Olur ?

Uyku apnesi tedavi edilmediği taktirde ortaya çıkan sorunları erken dönemde ve geç dönemde ortaya çıkan sorunlar olarak sınıflayabiliriz.

Erken dönemde kalitesiz ve yetersiz uykunun neden olduğu sabah yorgun uyanma, gündüz uyku hali, bilişsel fonksiyon bozuklukları gibi sorunlar görülebilir. Geç dönemde ise özellikle kalp ve beyin damarlarında olmak üzere büyük damarlarda ateroskleroz (damar sertliği) gelişimini hızlanması sık karşılaşılan problemlerdendir. Ne yazık ki uyku apne sendromu tedavi edilmediği taktirde hemen bütün organlar ve sistemlerde soruna neden olur.

Uyku apnesinin önemli bir sonucu gündüz aşırı uyku halidir. Uyku daha çok kişi otururken ya da önemsiz bir işle uğraşırken ortaya çıkar. Bu durumda hasta uyanık kalmakta yada konsantre olmakta güçlük çeker. Okuma ya da araba kullanmada zorlanırlar, çünkü bu monoton aktiviteler uykuyu daha da arttırır. Uyku apnesinin yol açtığı uykululuk pek çok trafik kazasına sebep olmuştur.


Tedavi edilmeyen Uyku apnesi sonuçları sağlığı tehdit eder. Tedavi edilmeyen Uyku apnesinin en iyi bilinen bazı önemli sonuçları aşağıdadır.



* Yüksek tansiyon
* Kalp krizi
* İnme
* Gündüz aşırı uyku hali
* Sabah baş ağrısı
* Rahatsız uyku
* Depresyon
* Sekse ilgide azalma, iktidarsızlık
* Gece sık idrara kalkma


Tedavi bu semptomları genellikle düzeltir ve Uyku apnesinin yüksek tansiyon gibi sonuçlarını önler ya da tedavi eder. Çoğu olguda tedavinin faydası, tedavi başlar başlamaz görülür.

Uyku sorunlarının tedavisi nasıl oluyor?

Uykusuzluğu olan kişilerin bir sonuç alamamalarına karşın uyumak için alkol vb. maddeleri kullandıkları dikkati çekmektedir. Bu şekilde, tabloya diğer sorunlar eklenmektedir.

Uykusuzluğun kaynağı olarak görülen bedensel ve psikolojik gerginlikle başetmek için gevşeme teknikleri ile gerginlik ortadan kaldırılmaya çalışılır. Bazı uykusuzluk tablolarında ilaç tedavisi kullanılmaktadır.

Uykusuz insanların bir bölümünde sadece uyku hijyeninin düzenlenmesiyle önemli ölçüde yarar sağlanabilmektedir. Uyku hijyeni için şu noktalara dikkat edilmelidir:

  • çok aç ya da tok olmamak,
  • kafeinli, alkollü, kolalı içeceklerden ve tütün kullanımından kaçınmak,
  • düzenli egzersiz yapmak, ancak akşam saatlerinde heyecan oluşturacak aktivitelerden kaçınmak,
  • uyku gelmeden yatağa girmemek,
  • yatak odasını sadece uyku ve cinsel ilişki için kullanmak,
  • uyuyamadığında uyumaya çabalamamak, yataktan ve yatak odasından çıkarak başka bir yerde zaman geçirip uyku gelince yatağa dönmek,
  • ne kadar uyunursa uyunsun sabah belirli bir saatte kalkmak,
  • gündüzleri uyumamak ve yatak odasını ses, ışık, ısı yönünden izole etmek.

    Aslında bunlar herkesin sağlıklı bir uyku için dikkat etmesi gereken kurallardır.
  • Uyku düzeni bozuklukları nedir?

    Uyku düzeni (siklus) bozuklukları, tüm uyku bozuklularının % 2.9'nu oluşturmaktadır. Burada zaman zaman gece çalışanlara, uçakla ekvatora paralel olarak yolculuk yapanlara (jet-lag), günlük siklusu 24 saatten kısa ya da uzun olanlara ait tablolar yer almaktadır. Tedavi nedene yönelik olup, ritmin düzenlenmesi temel alınmaktadır.

    Uyku bozukluğunun tanısının konabilmesi için,yakınmanın tanımlanması, nasıl ortaya çıktığının ve ilişkili faktörlerin araştırılmasına yönelik olan ayrıntılı bir görüşme , psikolojik değerlendirme yapılmalı ve fizik muayene ile laboratuvar testleri uygulanmalıdır.Ancak görüşme ve incelemeler sonucunda uygun tedaviye yanıt alınamamış, spesifik bir uyku bozukluğuna işaret eden sorunları bulunduğu düşünülen ya da tedavi sonuçları izlenecek hastalar uyku laboratuvarında incelenmelidir.

    Uykuda konuşma, yürüme, kabus neden olur?

    Uykuda konuşma, yürüme, diş gıcırdatma, kabus, korku, karabasan, altını ıslatma gibi tabloları içeren uyku bozuklukları (parasomnia'lar) tüm uyku bozukluklarının % 15.'ni oluşturmaktadır. Genellikle çocukluk ve ergenlik dönemde görülmektedir. Çocuk ve ergenlerin yaklaşık dörtte birinde parasomnia görülmektedir. Bu oran, erişkin dönemde % 1’e düşmektedir. Genellikle uykunun başlangıç dönemindeki Non-REM uykusu sırasında görülmekte olan parasomnia tablolarının genellikle psikolojik nedenlere dayalı olduğu dikkati çekmektedir. Bu nedenle tedavinin temelini psikolojik modeller oluşturmaktadır.

    Aşırı uyku nedir?

    Gündüzleri uyuklamaların temel yakınma olduğu aşırı uyku tabloları, tüm uyku bozukluklarının yarısını oluşturmaktadır. Aşırı uyku tablosunun içinde iki önemli bozukluk yer almaktadır: Bunların birincisi uyku apnesi, ikincisi ise narkolepsidir.

    Uyku apnesi, bir saatlik uyku sırasında 10 saniyeden uzun süren beşden fazla sayıda solunum durmasıdır. Yaşamı tehdit eden, ani gece ölümlerine neden olduğu ileri sürülen ve yorgunluk, isteksizlik, verimsizlik, düşünsel işlevlerde bozulma, duygusal dengesizlik gibi çeşitli psikiyatrik belirtilere yol açabilen bir tablodur.

    Narkolepsi, gündüzleri uyku atakları, karabasan ve diğer ek belirtilerle karakterize bir tablodur.. Tanı, uyku laboratuarlarındaki çalışmalarla konabilmektedir.

    Uykusuzluk nedenleri nedir?

    Uykusuzluğa, uyarılmaya yol açan tüm faktörlerin neden olabileceği söylenebilir. Bu nedenle kaynağında kısa süreli ya da kalıcı psikoljik/biyolojik değişmeler yer alabilir.

    Bedensel hastalıklar ve bazı ilaçlar biyolojik faktörler olarak ortaya çıkmaktadır.

    Psikolojik faktörler olarak bireyin içinde bulunduğu gerginlik ve kaygı gibi yaşantıların, uykunun başlangıcında beklenen gevşemeye engel olduğu, hatta uyku ya da uyumanın kaygı verici bir yaşantı olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Böylece, hastanın uykuya girişi gecikmekte ya da uykuya geçememekte, uyku başlasa bile kesintilerle sürmektedir.

    Ruhsal bozukluklarda uyku sorunları daha fazla görülür mü?

    Psikiyatrik bozukluklarda uykusuzluk yakınmasının % 75 oranında bulunduğu dikkati çekmektedir. Bunların içinde depresyonda ortaya çıkan uyku bozuklukları özel bir yer tutmaktadır. Depresyonda olan kişilerin uyku örüntüsündeki değişiklikler biyolojik gösterge olarak kabul edilmektedir. Bu örüntüdeki tipik özellikler, kısa sürede REM dönemine girme, geceleri sık uyanma, sabahları erkenden uyanma olarak özetlenebilir. Anksiyete (kaygı) tablolarında ise çoğu zaman uykuya giriş sorunları ön plandadır. Bu hastaların bir bölümü gerginlik nedeniyle, yeterince gevşeme elde edemediklerinden uykuya zorlukla girebilmektedirler.

    Uykusuzluk insanı nasıl etkiler?

    Uykusuzluk, hasta için uyuyamamanın ötesinde anlam taşımakta, psikososyal, mesleki alanlarda da sorunlara yol açmaktadır. Araştırmalar, uykusuzluğu olan insanların günlük yaşamlarında ve genel sağlık alanlarında daha çok sorunları olduğunu, giderek yaşam kalitesinin düştüğünü ve zaman/enerji yönünden daha çok yardım aramaya yöneldiklerine işaret etmektedir.

    Yaşa ya da cinsiyete göre uyku sorunları değişir mi?

    Araştırmalar kadınların daha fazla uykusuzluk yakınması bulunduğunu göstermektedir. Yaşın ilerlemesiyle birlikte uyku ihtiyacı da azalmaktadır. Gençlerin daha çok uykuya dalma güçlüğü çektikleri, yaşlıların ise uykuyu sürdürmeye ilişkin sorunlarının ön planda olduğu dikkati çekmektedir. Yaşlılıkla artan hastalıkların uykusuzluk oluşumuna katkısı da yadsınamaz. Süregen uykusuzluk, kadınlarda, yaşlılarda ve bedensel ya da ruhsal hastalıkları olanlarda yaygındır.

    Uyku bozuklukları yaygın mıdır?

    Uyku bozukluklarının genel populasyonda yaygınlığı % 15-35 civarında olup, % 10-20 oranında ağır ve kalıcı bir şekilde uykusuzluktan yakınanlar bulunmaktadır. İnsanların % 50’si yaşamlarının bir döneminde uykusuzluk çekmektedirler. Bu insanların yarısının sorunlarının ciddi boyutta olduğunu ifade etmeleri, uykusuzluğun önemli ve oldukça yaygın olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

    Rüyalar ne zaman görülür?

    Rüyaların % 80'inin REM sırasında görüldüğü bilinmektedir. Bu dönemdeki değişimler, fizyolojik aktiviteler açısından uyanıklığa benzerlik göstermektedir. REM'in işlevi konusunda iki temel açıklama vardır: birincisi, REM'in amacı gün içinde yaşananları unutmaktır, ikincisi, REM uyanıklıkta alınan bilgilerin düzenlenmesinde hizmet eder.REM'in birey için gerekli bulunmayan kayıtları silerek, gerekli olanları düzenleyerek ertesi güne duygusal ve düşünsel olarak hazırlanmaya hizmet ettiği söylenebilir.Ayrıca hayvan deneyleri, öğrenme ile REM arasında yakın ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.

    Uykunun dönemleri var mıdır?

    Uykuda farklı 5 dönem dikkati çekmektedir. Bu dönemlerden birisi REM (Rapid Eye Movement) diğerleri ise Non-REM olarak adlandırılmaktadır. Non-REM dönemi kendi içinde iki ana bölüme ayrılabilir:

    Yüzeyel uyku (1. dönem ve kısmen 2. dönem)

    Derin uyku (3. ve 4. dönemler). Bu dönemleri içine alacak şekilde bir tanım yapılırsa uyku, uyanıklıkla 5 uyku dönemi arasındaki periyodik geçişlerdir denebilir.

    Genellikle kısa bir uyanık dönemden sonra insanlar 1., 2., 3. ve 4. döneme girmektedir. Uykunun başlamasından yaklaşık 90-120 dakika sonra da ilk REM dönemi ortaya çıkmaktadır. Daha sonra da 90-120 dakikalık aralarla bir gecede 3-5 REM döneminden geçilmektedir. Genç erişkin insan uykusunun yaklaşık olarak %5-10’unu 1. dönem, %45-60’ını 2. dönem, %20-25’ini 3. ve 4. dönem ve %20-30’unu REM dönemi kapsamaktadır. Genel olarak uykunun ilk üçte birlik bölümünde Non-REM, son üçte birlik döneminde de REM uykusu daha fazla yer almaktadır.

    Yüzeyel uyku, uyku-uyanıklık geçişi arasındaki dönemi oluşturmakta olup bu dönemde insanlar kolaylıkla uyandırılabilmektedir. Derin uyku sırasında insanın uyandırılabilmesi için daha şiddetli uyarana ihtiyaç vardır. Bu dönemdeki değişimlerin, bedensel dinlenmeye, yenilenmeye hizmet ettiği kabul edilmektedir. Derin uykunun yeterince uyunmadığı ya da deneysel olarak ortadan kaldırıldığı durumlarda ise insanlar dinlenemediklerinden, sabah yorgun kalktıklarından, yeni bir günün yükünü taşıyacak durumda olmadıklarından yakınmaktadırlar.

    UYKU BOZUKLUĞU

    Uykuya dalma, uykuyu sürdürme ve sonlandırmaya ilişkin sorunlar, dinlendirici olmayan uyku, insomnia (uykusuzluk) karşılığı kabul edilmektedir. Gündüzleri yorgunluk hissi, duygu alanında değişmeler (huzursuzluk, hırçınlık gibi), verimlilikte azalma, hatta düşünsel işlevlerde bozulma tabloya eşlik edebilmektedir.